Nesnelerin İnterneti ya da Internet of Things
(IoT)
Uzun süredir yayınlamakta geciktiğim
bir konuya gecikmeli de olsa değinmeye karar verdim. Her şeyin çok hızlı
değiştiği, ağların içinde kaybolduğumuz, akıllı ürünlerin birbirleriyle
etkileşimde bulunduğu bir dünyada nereye doğru gittiğimize kısa bir bakış
atalım ne dersiniz? Günümüzde dünyada yaklaşık 10 milyar
akıllı obje var ve 2020 yılında bu sayının 50 milyara varılacağı öngörülüyor. CISCO’nun
bir raporuna göre önümüzdeki
10 yılda makine-insan arası iletişim oranının 30’a 1 olacağı yönünde tahminler
var. Yani artık insanlar ve objelerin birbirlerinin farkında olduğu ve
iletişimin makineler arasında hızla yayılacağı bir dünyadan bahsediyoruz. En
basitinden yaşam alışkanlıklarımıza, vücut istatistiklerimize, uyuma düzenimize
dair aklınıza gelebilecek her türlü bilgiyi etrafınızdaki objelere
aktarabildiğimiz ve onlardan geri besleme alabildiğimiz bir dünya...Özetle
herşeyin internete bağlı olduğu ve İnternet ‘in hava, su kadar önemli olduğu
zamanlara doğru ilerliyoruz. Artık çeşitli haberleşme protokolleri sayesinde
birbirleri ile haberleşen ve birbirine bağlanarak, bilgi paylaşarak akıllı bir
ağ oluşturmuş cihazlar sistemi sayesinde internetin insanlardan sonra nesneler
arası katmanda iletişim ve etkileşimini derinleştirecek bir dönemin
eşiğindeyiz.
Nesnelerin İnterneti kavramını kim ortaya
attı?
İnternetin hayatımıza girmesinden sonra 1999
yılında Kevin Ashton
adlı bir İngiliz ‘Internet of things’ kavramını ortaya çıkaran radyo dalgaları
ve sensörlere dayalı bir küresel sistem standartı geliştirdi. Burada amaç Procter
& Gamble şirketi için tedarik zincirinde RFID teknolojisi uygulamasının
firmaya faydalarını ortaya koymaktı. Daha sonraki yıllarda nesnelerin
interneti, teknoljik gelişmeler yoluyla milyarlarca insanın bilgisayarlar ya da
taşınabilir mobil araçlarla interneti kullanması sayesinde günümüze kadar da
popülerliğini arttırarak gelişti.
Hangi
cihazlar birbirine bağlanıyor?
Mobil ağlar ve internetin
gelişimiyle birlikte elektronik algılayıcılar ve devreler kişiler ile iletişim kurmaları kolaylaştı
ve insanlar da onları her yerden, her zaman gözlemleme ve kontrol etme şansına
sahip oldu. Aslında veri alışverişi ve buna istinaden işlenen komutlar
temelinde çalışan yeni nesil IoT uygulamaları konusunda ucu açık düşünmek
mümkün. Örneğin evinize yaklaştığınızda buzdolabınızın evde süt kalmadığını
aynı anda size ilettiğini düşünün. Ya da trafik yoğunluğunu internet üzerinden
okuyan aracınızın eşinize biraz gecikeceğinizi, ne kadar yolunuz kaldığına dair
kısa mesaj attığını. Veya aracınızla kaza yaptığınız anda hava yastığı
sisteminin sağlık ve güvenlik birimlerine anında haber verdiğini. Siz evden
uzaklaştıktan sonra televizyon ve radyo gibi cihazların kendini kapattığını....Yakın
zamanda araçlarımız için internet paketi almamız işten bile değil. Bu örnekler daha
iyileriyle çoğaltılabilir. Gelin hayatımıza bu aralar giren örneklere bakalım :
* Doorbot: Evininizin kapısını
siz evde yokken de açabildiğiniz bir dünya istemez miydiniz? Doorbot tam da bunu
yapıyor. Akıllı telefonunuzla ev diafonunun iletişimi ile geliştirilen Doorbot
nesnelerin internetinin bilinen örneklerinden. 1 milyon $ yatırım almış olan
girişimin temel çalışma prensibi kablosuz internet üzerinden iletişim kurması
üzerine kurulu.
* PowerUp: Bluetooth üzerinden
akıllı telefon ile bağlantı kuran PowerUp ile yaptığınız
kağıt uçaklarınızı çok kolay bir şekilde uçurabiliyorsunuz. Kickstarter’da
50.000 $ toplama hedefi olan girişim şu ana kadar 900.000 $’a yakın bir fon toplamış
durumda.
* iKettle: Sabah uyandığınızda
mutfağa gitmeden su ısıtıcısının düğmesine basmadan akıllı telefonunuzdan
kontrol edebileceğiniz bir su ısıtıcınız olsun istemez miydiniz? iKettle ile suyunuzun
sıcaklığını uzaktan da ayarlayabiliyorsunuz. Nesnelerin interneti bu gibi ufak
dokunuşlarla hayatımızı her şekilde kolaylaştırıyor.
* Nest: Dünyada ‘’nesnelerin
interneti’’ denilince akla gelen ilk girişimlerden olan Nest akıllı ev sistemleri üzerine çalışmaktadır.
2013 başında 80 milyon $ yatırım alan girişim daha öncesinde de akıllı termostatı
duyurmuştu. İkinci olarak da duman dedektörünü
duyurdu. Akıllı telefon ile iletişim halinde çalışan duman dedektörü telefon
üzerinden acil durumlarda uyarı veriyor.
* Birdi: Hava kirliliği, nem ve
sıcaklığı da ölçen Birdi
şu anda 50.000$’lık ehedefinin yarısına ulaşmış durumda.
* Revolv: Amerika merkezli
girişim olan Revolv
akıllı ev sistemleri üzerine geliştirilmiş en güzel nesnelerin interneti
örneklerinden. Evinizdeki müzik sistemli, akıllı ampülleri, elekktrik prizleri
gibi akıllı cihazları Revolv ile yönetebiliyorsunuz. Daha fazla cihazı
desteklemesi ise çok zaman almayacak gibi görünüyor.
* SmartThings: Nest gibi adını
çokça duyduğumuz SmartThings yine
Kickstarter projelerinden biri. 250 bin$ toplamayı hedeflerken 1.2 milyon$
toplayarak hedef rekorunu çokça aşmış olan SmartThings dünyanınızı daha akıllı
hale getirmek için çalışıyor. SmartThings akıllı
telefonunuzla evinizdeki sistemleri kontrol edebilmenizi sağlıyor.
* Pebble: Nesnelerin interneti
ilk örneklerinden olan Pebble
Kickstarter’da başlattığı kampanyada 10 milyon $ toplayarak çok büyük bir
başarı yakaladı. Akıllı telefonunuz ile iletişim halinde olan akıllı saat
Pebble en son Mercedes-Benz ile anlaşarak olayı bir adım ileri götürüp araç
bilgilerini kontrol edebilmeyi sağlayacak.
Ülkemizde ise M2M olarak bilinen makineden makineye
iletişim teknolojileri daha çok makinelerin verimliliğini artıran sistemler
olarak hali hazırda özellikle mobil operatörler tarafından kullanılıyor.
Verilerin
İşlenmesi
Sosyal hayatımızı internet üzerinden kayıt altına
sunuyor olmamız ortaya çıkan veri miktarını inanılmaz ölçüde artırıyor ve büyük
verilerin çözümlenmesi büyük bir iş halini alıyor. Bırakın bugünleri, IoT
uygulamalarının ortak bir havuzda birleşeceği veya vücut içi
işlemcilerle biyolojik değişimlerin nabız hızında ölçümleneceği günler
düşüldüğünde ise veri analiz yükünün ne kadar büyüyeceğini hayal etmek
zorlaşıyor. ”Nesnelerin İnterneti” kulağa ilk etapta fazlasıyla niş bir
endüstri için teknolojik bir tanım olarak gelse de, Google’ın Nest için 3.2 milyar dolar ödemesi bu kavramın kulağa geldiği kadar
bir gruba özel olmadığını kanıtlıyor. Tüm faydalarının yanında Nesnelerin İnterneti
bazı sorunlara da yol açacak gibi görünüyor. Birbirlerine bağlı cihazlar sayesinde
sosyal hayatımızı internet üzerinden kayıt altına sunuyor olmamız, ortaya
çıkacak veri miktarını inanılmaz derecede arttırdıkça bu verilerin işlenmesi zor
ve karmaşık bir iş haline gelecek. Bunun yanında ortaya çıkan bu verilerin
gizliliği ve güvenliği de önemli bir konu olarak karşımıza çıkacak.
Kısacası, hayatımıza girecek makinalar ve ağlar hayatımızın
her aşamasında bizi bilgilendirici ve yönlendirici oldukları kadar, hayatımızın
her anından veri topluyor da olacaklar. Öyle ki bir zaman sonra en büyük
danışmanlarımız hatta karar vericilerimiz olacaklarına şüphe yok.
Kaynakça
Nejat Kutup,
“Nesnelerin İnterneti; 4H her yerden, herkesle, her zaman, her nesne ile bağlantı”.